25 Eylül 2012 Salı

Altaylı Olmak Adam Kovalamak Değil,Adam Olmaktır.

                                                 

                    Sosyal medyada çok sık söylenen benimde baya bir hoşuma giden bir tabir.Altay ve Altaylı olmaya dair. Hafta arası mümkün olduğu kadar futbol eksenli yazmaya çalışıyoruz malumunuz.
                     Bu söz çerçevesinde geçen taraftarlık üzerine bir kaç kelam etmek istedim. Geçen hafta İnegöl maçı sonrası İzmirli'ler bilirler körüklü otobüs ile eve döneceğiz,bir kere maç sonu keyifler yerinde takım süper vs vs. Velakin durağa gelir gelmez aracında yaklaştığını gördük,şöför maç sonu olduğunu anlayınca kaçma girişiminde bulundu ancak neden sonra bundan vazgeçti, insanların inmesi için açılan kapılara çoğu taraftarımız hücum etti ve çoğu kent kartsız bir şekilde otobüse bindi yoğunluk içinde banada düşe düşe şöför yanındaki bölüm kaldı. 

              Neyse yolumuz uzun,bizim gurup körüğün arka tarafında kaldı,gürültüler marşlar vs bunlar hep olan şeyler,ilk durağa geldik inenler indi araç hareket edemedi, şöför arkaya doğru kapının bırakılması yönünde bir ricada bulundu ki gerçekten gayet kibar bir şekilde bunu söyledi,neyse ikinci durakta aynı sorun tekrar etti şöför yine aynı şekilde uyardı üçüncü durakta da aynı olay yaşandı ve daha sonraki durakta şöför otobüsü durdurup arkaya gidip bu kez yüz yüze kapıda çekilmeleri kapıyı tutmamaları konusunda arkadaşları uyarıp yerine geldi ancak bir sonraki durakta aynı olay tekrar edince artık şöför haricinde insanlarda homurdanmaya tepki göstermeye başladılar.Etraftan karakola gidelim sözleri yükselmeye başladı.Şöför baya bir durduktan sonra karakola gitmek üzere otobüsü hareket etti.
       Neyse ki karakola gitme yerine yoluna devam etti.Tamam belki biraz şöför ve etraftakilerin büyüttüğü düşünülebilir,belki bu kadarcık küçük birşeyden ne olur denebilir ama benim orda en çok dikkatimi çeken şöförden çok halkın taraftarlardan bıkmış olması, burda ha biz olmuşuz ha  başka takım taraftarı genel anlamda bu otobüslere zarar verenlere karşı halka inanılmaz bir antipati oluşmuş.
       Sonuç itibari ile kendi durağımda indim ondan sonra noldu bilemem ama bu gerçekten üzücü bir durum.Bundan yıllar önce bir Aydınspor deplasmanına gitmiştik, maç sonu stadın etrafındaki evler ve dükkanlardan bizim taraftarların üzerine ekmek vs yiyecekler atılıyordu sebebini daha  sonra öğrendim meğersem rakip takım taraftarları taşkınlık yapmasın,evlerine işyerlerine zarar vermesin diye yaptıkları bir uygulamaymış.
    Bu iki örnekten yola çıkarak taraftarlık olgusunu bir kez daha sorgulamak gerek diye düşünüyorum.Altay taraftarının hiçbir zaman başka takım taraftarları kadar çirkinleşmediğini benim söylemem belki objektif görünmeyebilir ama öyle.
   Ancak yinede günden güne tribünlerimizde artan taraftarımız ve onların eğitim seviyesi,gelişen teknoloji,geçen yıllar da dikkate alınarak bazı küçük detaylara dikkat etmek gerektiğine inanıyorum. Genç insanların içindeki coşkuyu dizginlemeleri heleki takımı galip geldiğinde bunu dizginlemeleri çok zor velakin yinede en azından çevreyi taşkınlığımızla değil efendiliğimiz ve doğruluğumuz ile etkilemenin daha doğru bir yaklaşım olduğu kanaatindeyim.
  Aslında şu satırları okuyan biri bunun bir ütopyadan ibaret olduğunu düşünebilir ama geçmiş yıllar ile şimdiki taraftar profillerini karşılaştırdığımızda insanlar ne olursa olsun geçmişe oranla artık çok daha bilinçli,yeterli değil elbette onun için zaten bu yaftaları yapıyoruz.
   Tüm bu yazının özeti belkide söylemediğim şey şu aslında bu kadar çok sevdiğim klübümün,onun kadar değerli taraftarlarının belkide beş para etmiyecek biri tarafından eleştirilmesi bir yerde canımı acıtan, yani somutlaştırmak gerekirse o otobüste belki şöförü gaza getirenlerin içinde hayatında hiç spor yapmamış,sporun birleştiriciliğinden bi haber aidiyet duygusundan haberi olmayan kendine bir hayrı olmayan biri tarafından haklı şekilde eleştirilmek belkide canımı acıtan.
  Neyse uzun lafın kısası bazı küçük detaylara biraz daha dikkat... 
  
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder